Özellikle sporcunun düşük kiloda olmasının önem taşıdığı dallarda, yeme bozuklukları oldukça yaygındır. Jimnastik, figür paten, senkronize yüzme gibi sporlarla uğraşan sporcularda ve atletlerde, basketbol, kayak ve voleybol dallarındaki sporculara göre yeme bozukluklarının daha yaygın olarak görüldüğü yapılan çalışmaların sonuçları arasındadır.
Antrenörler, yeme bozuklukları ve belirtileri konularında kendilerini eğitmeli ve yeme bozukluğu belirtileri gösteren sporcuları, tedavi için cesaretlendirmeleri gerekir.
Çocuklarını belli spor dallarına yönlendiren anne ve babaların, bir süre çocuklarının antremanlarına gidip gözlem yapmaları, bulundukları ortamdaki kişilerin, çocuğun bedenine dair yargılayıcı tutum ve davranışlarına, gösterdikleri performans karşısındaki tutum ve davranışlarına karşı duyarlı olmaları gerekir. Bedenine dair yargılayıcı tutum ve davranışa maruz kalan çocuklar, kendilerinden beklenilen performansı sergileyemeyen çocuklar kendilerini yetersiz ve değersiz hissedebilirler. Sonuç olarak da yeme bozuklukları ortaya çıkabilir. Antrenör ve anne babalar, yarışmada kaçıncı olursa olsun, çocuğu övmeli ve onunla gurur duyduklarını dile getirmeleri gereklidir.
Spor dallarının rekabet ortamı, her çocuk için uygun olmayabilir. Bu durumda çocuk yoğun kaygı ve stres hissedebilir. Çoğu zaman hissettiği duyguları dile getirmekte zorluk yaşayabilir. Bu tür durumlar da yeme bozukluklarının oluşması için zemin hazırlar. Anne ve babanın çocuğu istemediği halde baskı ile bir spor dalına yönlendirmeleri de yeme bozukluklarını tetikleyici bir unsur olabilir.